17 Mayıs 2014 Cumartesi

Manisa İli Hakkında Detaylı Bilgiler


GENEL BİLGİLER Yüz ölçümü: 13.810 km² 

Nüfus: 1.154.418 (1990)

 İl Trafik No: 45

Batı Anadolu’da Spil Dağı ile Gediz Nehri arasında yer alan Manisa, Ege Bölgesinin ulaşım bakımından önemli bir noktasında bulunan zirai, ticari ve sanayi açıdan gelişmiş bir kentimizdir. Tarihi M.Ö. 3000 yıllarına inen ilde Hitit, Frig, Lidya, Makedon, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı uygarlıklarına ait izler bulunmaktadır. Tarih boyunca kültür ve sanatın yoğunlaştığı, ticaret yollarının geçtiği Manisa, kültürel ve doğal zenginlikleri ile ilgi çekici tatil olanakları sunmaktadır.

İLÇELERİ

 Manisa ilinin ilçeleri; Ahmetli, Akhisar, Alaşehir, Demirci, Gölmarmara, Gördeş, Kırkağaç, Köprübaşı, Kula, Salihli, Sarıgöl, Saruhanlı, Selendi, Soma ve Turgutlu’dur.

Akhisar: İlin kuzeyinde İzmir-İstanbul karayolu üzerindedir. Akhisar’da, Hıristiyanlığın ilk yedi kilisesinden birisinin de bulunduğu antik Thyateira kenti, Ulu Cami, Yeni Cami ve Paşa Camii görülmeye değer tarihi yerlerdir.

 Alaşehir: Manisa ilinin güneydoğusundadır. Hıristiyanlığın ilk yedi kilisesinden birinin de yer aldığı Philadelphia antik kenti, Şeyh Sinan Cami ve Yıldırım Camii önemli tarihi değerlerdir.

 Demirci: Manisa’nın kuzeydoğusundadır.

İlçe merkezinin batısında İcikler Köyünde bulunan ve Roma döneminin önemli kentlerinden olan Saittai (Sidas) şehri ve Eski Cami önemli tarihi değerlerdir. 

Ayrıca Hisar Kaplıcaları, Saraycık Kaplıcası da ilçe sınırları içinde yer almaktadır. Kırkağaç: Seleukos Kralı I. Antiochos’un karısı adına kurulan Stratonikea (Hadrianapolis) ve Nakrasa (Akrasos) antik kentleri görülmeye değer yerlerdir.

Kula: İlin doğusunda, İzmir – Ankara karayolu üzerindedir. 

Kurşunlu Cami, Hacı Abdurrahman Cami, Süleyman Şah Türbesi, Emre Köyünde bulunan Emre Sultan Türbesi, Kula’ya 20 km. uzaklıkta Gökçeören kasabasında bulunan ve Lidya Krallığı döneminde önemli bir merkez olan Meonia antik kenti, geleneksel Türk evleri ilçenin önemli tarihi değerleridir. 

Salihli: İzmir-Ankara yolu üzerindedir.

İlçe merkezi yakınlarındaki Sardes, Lidya Krallığının başkenti ve tarihte ilk paranın basıldığı yerdir. Ünlü ilk Yedi Kiliseden biri de Sardes’te bulunmaktadır. Bintepeler Kral Mezarlığı, Daldis ve Çakallar Tepesindeki Pleistosen (Dördüncü) Çağında yaşamış insanlara ait fosil ayak izleri önemli diğer tarihi değerlerdir. İlçe şifalı sular yönünden de zengindir.

GEZİLECEK YERLER

 Müzeler ve Örenyerleri 

Manisa Müzesi Sart Salihli yakınlarında, bugünkü İzmir-Ankara yolu üzerinde, Manisa’ya yaklaşık 62 km uzaklıkta bulunan Sart, antik çağda Lidya Krallığının başkenti olması ve tarihte ilk altın paranın basıldığı yer olmasıyla ün yapmıştır. Arkeolojik kazılar sonucunda, başta Artemis Tapınağı, Sinagog, Cimnazyum başta olmak üzere altın arıtımevi ve mermerli cadde kenarındaki dükkanlar ile Artemis Mabedi yakınındaki küçük kilise gibi bir çok eser ortaya çıkarılmıştır.

Sart Ören Yeri, Hıristiyanlığın ilk çağlarına ait Ege Bölgesinde bulunan yedi kiliseden Sart Kilisesinin bulunduğu yer olarak da yoğun bir biçimde ziyaret edilmektedir. Yine Sart ören yerinde İzmir-Ankara yolunun kuzey kenarında bulunan Sinagog, türünün Anadolu’daki en eski örneklerinden biri olması ve M.S. III. yüzyılda, Sart’ta bir Musevi cemaatinin varlığına işaret etmesi bakımından önemlidir.

Akhisar (Thyatira): Bugünkü Akhisar ilçesinin bulunduğu alanda ilk yerleşim izleri M.Ö. 3000 yıllarına inmektedir. Mevcut kalıntıların yanı sıra, Hıristiyanlığın ilk çağlarına ait Ege Bölgesinde bulunan yedi kiliseden Thyatira kilisesinin bulunduğu yer olarak inanç turizmi kapsamında da ziyaret edilen ören yerlerindendir.

Alaşehir (Philadelphia):Alaşehir’in üzerine kurulu olduğu antik Philadelphia kentinin akropolü durumunda olan Toptepe düzlüğünde bulunan tapınak kalıntıları, Toptepe’nin kuzey eteklerinde bulunan tiyatro, Bizans döneminde yapılmış olan surlar ve doğu kapısı ile M.S. VI yüzyıla ait St. Jean kilisesi en önemli eserlerdir. Havarilerden loannes adına yapılan St. Jean Kilisesi, Ege Bölgesindeki Hristiyanlığın ilk çağlarına ait 7 kiliseden birisidir.

Bintepeler – Lidya Kral Mezarları:Salihli-Akhisar yolunun güneyinde, Gediz Ovasının kenarında yaklaşık 90 kadar tümülüsü içeren Lidya Kral Mezarlığı bulunmaktadır. İrili, ufaklı bu tümülüslerin içinde en büyükleri Kral Alyattes ve Kral Gyges’e ait olanlardır.

Yoğurtçu Kalesi Manisa-Menemen yolu üzerinden sapılan Uzunburun köyü yakınındadır. Hayli sağlam durumda olup, tarihinin Bizans, hatta Roma dönemine kadar indiği sanılmaktadır.

Aigai: Manisa merkeze bağlı Köseler Köyü sınırları içinde bulunan Aigai, Herodot’un bahsettiği on iki Aiol kentinden biridir. Kenti çevreleyen surların bir kısmı ayaktadır. Agora, tiyatro, stadyum, meclis binası ile tapınak kalıntıları belirgin durumdadır.

Kybele: Manisa-Turgutlu yolu üzerinde ,Manisa’ya yaklaşık 7 km uzaklıktaki Akpınar mevkiinde, Spil Dağı’nın kuzey eteklerindeki kayalara oyulmuş bir kabartma bulunmaktadır. Farklı ülke ve kültürlerde değişik adlarla anılan, Anadolu kökenli ana tanrıça Kybele’ye ait rölyef, yoldan 10-12 m kadar yüksekliktedir. Rölyefin üst kısmında hiyeroglif izlerinin Hitit karakteri taşıması nedeniyle, Hititlerin Batı Anadolu’ya yaptıkları seferler sırasında yapıldığı sanılan rölyef M.Ö. 13.yüzyılın ikinci yarısına tarihlenmektedir.

Niobe: Spil Dağı’nın kuzeybatı eteklerinde, Çaybaşı deresinin doğu kenarında, Niobe diye anılan, kadın başı şeklinde, kurşuni bir kaya vardır. Aslında Tantalos’un kızı olan ve Thebai kralı Amphion ile evlenen Niobe’nin yedi kız, yedi erkek 14 çocuğu olur. Tanrıça Leto’nun ise Apollon ve Artemis olmak üzere sadece iki çocuğu vardır. Niobe’nin her fırsatta çocuklarının çokluğu ile övünerek kendisini küçümsemesi Leto’yu kızdırır. Bunun üzerine Apollon Niobe’nin oğullarını,Artemis ise kızlarını oklarıyla öldürürler. Niobe çocuklarının cesetleri başında günlerce ağlar Sonunda Zeus Niobe’nin acısına son vermek için onu Spil Dağı eteklerinde bir kaya haline getirir.Antik çağdan buyana öyküsü dilden dile aktarılarak günümüze kadar gelen bu kaya,yakından bakıldığında doğal bir taş, biraz ilerideki dere kenarından bakıldığında ise kadın başı şeklinde görünmektedir.

Camiler 
İlin önemli camileri merkezde 14.yy’a tarihlenen Ulu Cami, Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi Hafsa Sultan adına yapılan Sultan Camii ve projesi Mimar Sinan’a ait Muradiye Camii ve Akhisar ilçesindeki Ulu Cami sayılabilir. 1490 tarihinde II. Bayazıt’ın eşi Hüsnü Şah Sultan tarafından yaptırılan Hatuniye Külliyesi görülmeye değerdir. Manisa’ da yer alan türbeler; Saruhan Bey Türbesi, Yedi Kızlar Türbesi, Yirmi İki Sultanlar Türbesi, Süleyman Şah Türbesi ve Emre Sultan Türbesidir. Bedestenler Rum Mehmet Paşa Bedesteni, Kurşunlu Han (1488), Yeni Han (19.yy.), Çukur Hamam, Dere Hamamı, Gülgün Hatun (Dere) Hamamı (14. yy.), Karaköy Hamamı, Hüsrev Ağa Hamamı, Alaca Hamam (15.yy.), Cumhuriyet Hamamı (16. yy.)

Korunan Alanlar
 Manisa – Spil Dağı Milli Parkı Yeri: Manisa ili Ulaşım: Ege Bölgesinde Manisa ilinin yamaçlarına yaslandığı Spil Dağı üzerinde yer alan Milli Park Manisa’dan 24 km.lik bir karayolu ile ulaşılmaktadır. Özelliği: Kanyon vadiler, inler, mağaralar, dolinler ve lapyalar gibi karstik oluşumları jeolojik yapısından kaynaklanan ilgi çekeci yer şekilleridir. Çam, ardıç, kavak, ceviz, kızılağaç, karaağaç, meşe ağaçlarından meydana gelen bölgenin zengin bitki türleri yanında, Milli Parkta bilimsel araştırmalarla belirlenen 20′den fazla endemik bitki türü bulunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun bir devrine adını veren ve Avrupa Ülkelerine de götürülen Manisa laleleri de Milli Parkta tabii olarak yetişmektedir.

Ayı, karaca, kurt, çakal, domuz, tilki, sansar, porsuk, dağ keçisi, akbaba, kartal ve sülün yörede yaşayan yaban hayvanlarıdır.

 Milli Parkın tarihi ve mitolojik yönü de zengindir. Mitolojiye göre Spil Dağına adını veren zaman tanrısı Kronos’un karısı Kybele (Sipylena)’dir. Kybele bütün tanrıların, tanrıçaların olduğu gibi bitkilerin,hayvanların ve insanların bereket tanrıçasıdır. Akpınar mevkiinde kaya üzerinde oturmuş röliefi vardır. Bir diğer kaynağa göre de Frikya Kralı Menos ‘un kızı Spilos ‘un bu dağa atılarak vahşi hayvanlar tarafından büyütülmesinden dolayı dağa Spilos adı verilmiştir. Lidya Kralı Tantalos kale yaptırmış ,kalenin bitmesi şerefine verdiği ziyafette oğlu Pelops’u doğrayıp tanrılara sunduğu için onlar tarafından cezalandırılmıştır. “Ağlayan Kaya” olarak bilinen yer ise mitolojiye göre 14 çocuğunun tanrıça Leto’nun çocukları Apollon ve Artemis tarafından öldürülmesi sonucu, çocuklarının ardından ağlayan Niobe’ye aittir.

Arazinin jeomorfolojik yapısı dağcılık tracking ve atıcılık sporlarına uygundur. Ataalanı mevkiinde halkın kamp ve günübirlik rekreasyon ihtiyaçları karşılanabilir.

 Görülebilecek Yerler: “Ağlayan Kaya” adıyla bilinen yer görülmeye değer güzelliktedir. (‘Mitoloji de bu kaya 14 çocuğunun öldürülmesi ile ardından ağlayan Niobe’ye aittir.) 

Milli Parkın Dulkadın mevkiinde mağaralar eskiden yerleşim birimi olarak kullanılmıştır, Buraya ait bazı buluntular Manisa Müzesinde sergilenmektedir. Milli Parkın doğusunda 600 metre yükseklikte bulunan ve içi tamamen sülüklerle dolu olan “Sülüklü Göl” kalker bazı erimesi ile meydana gelmiş bir dolin gölüdür. Yine suların kalker serilelinin altını eritip oymaları ile çok sayıda inler oluşmuş bunların en büyüğü “Paşaini”dir. Parkın yakınında sıcaklığı en az 21 dereceye kadar yükselen ılıca mevcuttur.

Mevcut Hizmetler ve Konaklama: Park bölge halkının rekreasyon ihtiyacını gidermektedir. Arazinin jeomorfolojik yapısı dağcılık sporuna uygundur. Aynı zamanda track ve atıcılık sporları da yapılmaktadır.

 Milli Parkın Ataalanı mevkiinde düzenlenen günübirlik ve kamp alanı bölge halkının yaz-kış rekreasyon ihtiyacını büyük ölçüde karşılamaktadır. Kır gazinosu ve bunglowlar mevcut hizmetler içindedir.

Kaplıcalar Kurşunlu Kaplıcaları Salihli’nin 5 km. kadar güneybatısında, Manisa’ya 71 km. uzaklıkta olan kaplıca romatizma, solunum yolları hastalıkları, cilt ve kadın hastalıkları ile nevralji tedavisinde kullanılmaktadır.

 Urganlı Kaplıcaları Manisa’ya 55 km. Turgutlu’ya 17 km. uzaklıkta olan kaplıcanın sularından hem kaplıca hem de içmece olarak yararlanılmaktadır. Kaplıca olarak romatizma, kireçlenme, siyatik, egzama, hemoroit, cilt, sinir ve kadın hastalıklarına; içmece olarak da mide, bağırsak ve böbrek hastalıklarına iyi gelmektedir. 

Emir Kaplıcaları Manisa’ya 130 km, Kula’ya 20 km uzaklıktadır. Romatizma ve cilt hastalıklarına iyi gelen kaplıca sularının, az miktarda içildiğinde sindirimi kolaylaştırdığı ve karaciğere yararlı olduğu söylenmektedir.

 Saraycık Kaplıcaları Manisa’ya 124 km, Demirci’ye 53 km. uzaklıkta olan kaplıcalar romatizma, cilt ve kadın hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır.

 Sart Kaplıcaları (Çamur Hamamı) Manisa’ya 68 km, Salihli’ye 11 km uzaklıktaki bu kaplıcalar romatizma, nevralji, kadın hastalıkları ve cilt hastalıklarının tedavisinde yararlı olmaktadır. 

Yaylalar 

Spil Dağı’nın kuzeyinde yer alan Sultan Yaylası (Kiraz Yaylası) gözde yaylalardan biridir. 1200 metre yüksekliğindeki Atalanı Yaylasında ise Spil Milli Park Başmühendisliğinin yönetimindeki kamp alanında gerek mevcut dağ evlerinden kiralamak suretiyle, gerekse de ziyaretçilerin kendi karavan ve çadırlarını kullanmak suretiyle konaklamaları mümkündür. Bundan başka Manisa Keçiliköy Manastır Yaylası ile Turgutlu Ovacık Yaylası, yayla turizminin gelişebileceği potansiyel alanlardır.

Sportif Aktiviteler

 Doğa Yürüyüşü Manisa’nın güneyinde bulunan Spil Dağı Milli Parkı, topografik özellikleriyle dağcılık ve trekking için uygun bir alan oluşturmaktadır. 

Avcılık Manisa ve yöresinde keklik, ördek, bıldırcın, tavşan ve yaban domuzu avı yapılmaktadır. 

Olta Balıkçılığı Salihli ilçesinde bulunan Demirköprü Baraj Gölünde sazan ve levrek, Gölmarmara ilçesindeki Marmara Gölünde ise sazan ve yılan balığı avlanabilmektedir.

 Kuş Gözlem Alanı

 Demirköprü Barajı 

Marmara Gölü

NE YENİR

 Et ve süt ürünleri de ana besinler olmakla beraber, Manisa mutfağının temelini sebze ve meyveler oluşturmaktadır. Bazı yemeklerle pide ve börek gibi hamur işlerinde sebzeler ve değişik bitkilerin et ile birlikte kullanıldığı görülür. Yine de yöre mutfağında zeytinyağlıların yeri başkadır. Manisa kebabı, şevketi bostan, enginar dolması, semizotu, yalancı sarma, börülce tarator, sinkonta, simit ekmeği, mantar tatlısı, zerde yörenin sevilen yemek ve tatlılarıdır. 

NE ALINIR

 Manisa’nın ünlü Mesir Macununu yıl boyu bulmak mümkündür.Bunun yanı sıra Yunt Dağı, Kula, Gördes ve Demirci halıları ile ün yapmış Manisa’da, geleneksel el dokuması halılar, altın ve gümüş takılar, pamuklu iç ve dış giyim eşyaları ziyaretçiler tarafından büyük ilgi gören eşyalardır. Ayrıca bakır, gümüş, pirinç, tahta oyma gibi hediyelik eşyalar ve şile bezi, bürümcük giysiler ile çeşitli oyalar satın alınabilir.





6 Şubat 2014 Perşembe

Karaman İli Hakkında Bilgi

Karaman İli Hakkında Bilgi

İç Anadolu bölgesinde yer alan bir ilimiz. Batı ve kuzeyinde Konya, güneyinde Mersin, güneybatısında Antalya illeri ile çevrilidir. 37°35’ ve 36°30’ kuzey enlemleri ile 34°04’ve 32°30’ doğu boylamları arasında yer almaktadır. Trafik kodu 70’tir.

İsminin Menşei
Bizanslılar zamanında şehre Larenda ismi verilmiştir. Selçuklular bölgeyi ele geçirince şehre Larende denilmiştir. Anadolu Selçuklularından sonra bölgeye hakim olan Karamanoğulları Beyliğinin başşehri olduğu için şehre daha sonra Karaman ismi verilmiştir.

Tarihi
Karaman’ın tarihi eski devirlere dayanır. Hititlere bağlı, içte serbest, Arzava Devletinin sınırları içinde kutsal merkezlerden biriydi. M.Ö. 6. asırda Frigyalıların, sonra da Lidyalıların istilasına uğradı. M.Ö. 5. asırda Perslerin hakimiyetine girdi. Büyük İskender zamanında çok gelişmiş olmasına rağmen, istilaya uğrayarak, büyük hasara uğramıştır. Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesinden sonra (M.S. 395) Doğu Roma (Bizans)'nın idaresinde kaldı. İslam orduları tarafından iki defa fethedildi ise de yine Bizanslıların elinde kalmıştır. 1071 Malazgirt Zaferinden sonra, Anadolu’nun Türkler tarafından fethine başlanması ile, şehir, önce Danişmendlilerin, daha sonra Sultan İkinci Kılıç Arslan devrinde Anadolu Selçuklu Devletinin hakimiyetine girdi (1165).

Karaman, Haçlı seferleri sırasında Hıristiyanlar tarafından geçici olarak işgal edildi ise de, sonra yine Selçukluların hakimiyetine geçti (1190). Moğol istilasından sonra Anadolu Selçuklu Devletinin çökmesi üzerine kurulan Türk beyliklerinden Karamanoğullarının başşehri oldu. Karaman, bu beylik zamanında bir kültür ve sanat merkeziydi. En parlak dönemini de Karamanoğulları zamanında yaşadı. Çeşitli zamanlarda Osmanlılar ve diğer bazı devletler tarafından kısa sürelerle işgal edilen Karaman, kesin olarak Fatih Sultan Mehmet Han tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katıldı (1467). Karamanoğulları beyliği de böylece sona erdi. Osmanlılara bağlı bir eyalet haline getirildi. Birinci Dünya Harbinde işgale uğramayan illerimizdendir. Konya’ya bağlıyken 15 Haziran 1989’da il oldu.

Fiziki Yapı
Dağları: Karaman topraklarının büyük kısmı geniş ovalarla kaplıdır. İlin güneyi dağlıktır. Toros Dağları batıdan doğuya uzanır. Denizden yüksekliği 1014 metredir. Kuzey batıdaki Karadağ’ın en yüksek yeri 2288 metredir. Karadağ volkanik sönmüş bir yanardağdır.

Yuntdağı (2227 m), Oyukludağı (2427 m), Özyurt Dağı (2481 m) ve Kartaltepe (2226 m) önemli dağlarıdır.

Ovaları: Karaman geniş ovlar üzerine kurulmuştur. Karaman Ovası 20 km genişliğinde 30 km uzunluğundadır. Ayrancı Ovası ise, Karaman ile Ereğli Ovaları arasındadır. Kocadere Vadisinin tabanındadır. Yüksek dağlardan doğan akar sular derin vadiler meydana getirerek bu ovaları sular. Ermenek ilçesi yüksek yaylalarla çevrilidir.

Akarsuları: Karaman ili sınırları içinde önemli akarsu yoktur. En büyük akarsuyu Göksu Çayıdır. Taşeli Yaylasından geçen Geyik Dağları suları ile beslenip Akdeniz’e dökülen bu ırmağın Hadim ve Ermenek kolları Karaman’dan geçerek, Mersin’in Mut ilçesinde birleşirler. Yüksek dağların arasından inerken derin vadiler meydana getirirler.

İbrala Deresi, Toros Dağlarının kuzey yamaçlarından doğar, Sudunağı, Beydilli, Akçaşehir yolundan akarak Akgöl bataklığına dökülür.

İklim ve Bitki Örtüsü
Karaman’da tipik bir kara iklimi hüküm sürer. Kışları soğuk ve sert, yazları sıcak ve kurak geçer. Yüksek yaylalarda dağlık kesimlerde kara iklimi hüküm sürer. Göksu Çayının geçtiği düzlüklerde Akdeniz ikliminin özellikleri görülür. Sıcaklık kış aylarında -17°C’ye kadar düşer. Yaz aylarında ortalama sıcaklık 30°C’dir. Senelik yağış ortalaması 300-450 mm arasında değişir.

İl toprakları, bozkır alanı içinde kaldığından bölgeye has bitki örtüsü step bitkileridir. Dağlık bölgelerde ağaç ve ağaççıklardan meydana gelen ormalar vardır. Ormanlar meşe, ardıç, karaçam, kızılçam, dişbudak ve akasya ağaçları ile kaplıdır.

Ekonomi
Karaman’ın ekonomisi tarıma dayalıdır. Etkin nüfusun % 58’i tarımla uğraşmaktadır.

Tarım: İl topraklarının % 36’sı tarıma elverişlidir. %26’sı çayır ve mera, % 30’u orman % 8’i tarıma elverişsizdir. Geniş ovalara sahib olmasına rağmen, akarsularının az olması yüzünden topraklardan gereği gibi faydalanılamamaktadır. Başlıca tarım ürünleri, buğday, patates, kimyon, arpa, mercimek, nohut, ayçiçeği, soğan, pancardır. Ermenek ve Gülsu Vadisi boyunda domates, kavun, karpuz, lahana başta olmak üzere her çeşit sebze yetiştirilir. Elma, üzüm, armut, ayva, şeftali erik, kiraz, vişne, nar, incir, zeytin ve antepfıstığı ilde yetiştirilen meyvelerdir.

Hayvancılık: Çayır ve meralarda hayvancılık yapılır. Karaman ve Akkaraman koyunları meşhurdur. Bu koyunların özelliği kuyruklarının çok büyük olmasıdır. Koyun, keçi, sığır, beslenmektedir. Arıcılık gelişmiştir.

Ormancılık: İl topraklarının % 30’u ormanlarla kaplıdır. Ermenek ve Toroslar üzerindeki ormanlardan tomruk, teldireği, madendireği ve sanayi odunu ve yakacak odun elde edilir. Kızılçam ormanlarından senede ortalama 70.000 kg reçine üretilmektedir. 88 köy orman içi veya kenarı köyüdür.

Madenleri: Karaman, maden bakımından fazla zengin değildir. Ermenek linyit kömürü çıkarılarak, çevrenin yakacak ihtiyacı karşılanır. İl topraklarında manganez ve magnezit vardır.

Sanayi: Karaman’da tarıma dayalı sanayi gelişmiştir. Yeni il olması yüzünden sanayi yeni gelişmektedir. Ziraat alet - makina sanayii gıda sanayii ve gıda sanayisinin hammaddeleri alanlarında kurulmuş fabrikaların önemlileri, Bifa, Biskot, Hazal Bisküvi, Saray ve Şimşek Bisküvi Fabrikaları,Som Ambalaj, AR-UN un fabrikası, Karaman Yem Fabrikaları, Bumas,Duru Bulgur Sanayi dir.

Ulaşım: Ankara’yı Akdeniz’e bağlayan en kısa karayolu Karaman’dan geçer. Adana-Konya demiryolu Ayrancı ilçesinden geçer. Konya’ya 103 km Ankara’ya 365 km, Adana’ya 305 km uzaklıktadır.

Nüfus ve Sosyal Hayat
Nüfusu: 2009 sayımına göre, toplam nüfusu 232.000 olup, 156.051’i il ve ilçe merkezlerinde, 75.485’i bucak ve köylerde yaşamaktadır.Merkez ilçe nüfusu 136.000´dir. Yüzölçümü 9237 km² olup nüfus yoğunluğu 25’tir.

Örf ve adetleri: Eski devirlerden beri pek çok kavim, millet ve medeniyetlerin gelip geçtiği bu bölgede Türk-İslam kültürü hakimdir. Diğer kültür ve milletlerin örf ve adetleri unutulmuştur. Türkmen ve yörüklerin tesirleri büyüktür. Ovalarda yerleşik olan halk yazın yaylalara çıkarlar. Halk misafirperverdir. Karaman çevresinde düğün öncesi kına geceleri meşhurdur. Mahalli yemeklerden en meşhuru sac kebabıdır.

İdari Yapı
2010 TUIK verilerine göre ilimizde merkez ilceyle beraber 6 ilce, 10 belde ve 156 köy vardir.

Karaman; Merkez, Ayrancı, Beşyayla, Ermenek, Kazımkarabekir ve Sarıveliler olmak üzere altı ilçeden meydana gelmiştir.

Ayrancı: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 14.600 olup 2927’si ilçe merkezinde 11.673’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 22 köyü vardır. Konya’nın Ereğli ilçesine bağlı bucakken, Karaman’ın il olması üzerine 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kanunla ilçe haline getirilerek Karaman’a bağlanmıştı. Karaman’ı Çukurova ve Doğu Anadolu’ya bağlayan yol üzerinde kurulmuştur. Halkın geçim kaynağı tarım ve hayvancılığa dayanır. İl merkezine 48 km uzaklıktadır. Konya-Adana demiryolu ilçeden geçer.

Başyayla: 1990 sayımına göre, toplam nüfusu 12.446 olup 5042’si ilçe merkezinde, 7404’ü köylerde yaşamaktadır. Ermenek’in tepebaşı bucağına bağlı bir köyken Karaman’a bağlanmış daha sonra da 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kanunla ilçe merkezi haline getirildi.

Ermenek: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 34.443 olup 12.592’si ilçe merkezinde 21.851’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 16, Kazancı bucağına bağlı 7 köyü vardır.

İlçe merkezi, Toros Dağlarının yaylalarından Taşeli yaylasında kurulmuş tarihi bir ilçedir. İç Anadolu ile Akdeniz bölgesinin geçiş yerinde bulunduğundan ikili bir iklim özelliği gösterir. Yüksek yaylalarla dağlık kesimlerde kara iklimi, Göksu Çayı vadisindeki düzlüklerde Akdeniz iklimi hüküm sürer.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Buğday, mısır, mercimek, nohut ve pamuk başlıca tarım ürünleridir. Halı, çuval dokumacılığı ekonomisinde önemli yer tutar. Ormancılık ve meyvecilik de gelişmiştir.

Konya’ya bağlı ilçe merkezi iken, Karaman’ın il olması üzerine Karaman’a bağlanmıştır. İl merkezine uzaklığı 161 km’dir.

Kazımkarabekir: 1990 sayımına göre, toplam nüfusu 12.879 olup, 3737’si ilçe merkezinde, 9142’si köylerde yaşamaktadır. Karaman’a bağlı bucak merkeziyken, Karaman’ın il olması üzerine, 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kanunla ilçe haline getirildi.

Düz bir arazide kurulmuştur. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. İlk ismi Gaferiye idi. Kazım Karabekir Paşanın babasının doğum yeri olduğu için sonradan Kazım Karabekir ismi verilmiştir. İl merkezine 21 km uzaklıktadır.

Sarıveliler: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 17.241 olup, 5228’i ilçe merkezinde, 12.013’ü köylerde yaşamaktadır. Ermenek’in Göktepe bucağına bağlı belediyelik köyken, 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kanunla ilçe merkezi oldu. Merkez bucağa bağlı 13 köyü vardır.

İlçe merkezi Başdere vadisinde kurulmuş tarihi bir yerleşim merkezidir. Ekonomisi meyvecilik ve arıcılığa dayanır. Elma ve erik başlıca yetiştirilen ürünlerdir. Hayvancılık ve halıcılık ekonomide önemli yer tutar.

Tarihi Eserler ve Turistik Yerleri
Yedi bin yıllık zengin bir tarihi olan Karaman, tarihi eser yönünden zengindir. Başlıcaları şunlardır:
Ermenek Kalesi: Firan Kalesi olarak da bilinir. Ermenek ilçesinde, şehrin kuzeyindeki kayalıklar üzerine kurulmuştur. Kimin tarafından ve ne zaman yapıldığı belli değildir. Osmanlı Devletinin son devrine kadar önemini korumuş, son devirde ise, zindan olarak kullanılmıştır.

Mennan Kalesi: Ermenek ilçesinde Erik Deresi ile, Ermenek Suyunun birleştiği yere yakın bir tepe üzerinde kurulmuştur. Kalede pek çok yapı kalıntısı vardır. Kimin tarafından ve ne zaman yapıldığı belli değildir.

Karaman Kalesi: On ikinci asırda Anadolu Selçukluları tarafından yapılmıştır. İç içe üç surdan meydana gelen kalede yalnız içkale sağlam olarak günümüze kadar gelmiştir. Dış kaleden günümüze pek az iz kalmıştır.

Yunus Emre Camii ve Tekkesi: Sinle Mahallesinde, cami, türbe, zaviye ve hazire bölümlerinden meydana gelen bir külliyedir. On dördüncü asırda yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Cami ve türbe kesme taştan yapılmıştır. Tekke kısmı harabe halindedir. Kitabeli mihrabı çok güzel işçilikle süslenmiştir. Çeşitli zamanlarda tamir edildiğinden özgün yapısını kaybetmiştir. Türbede Yunus Emre ve hocası Tabduk Emre’nin medfun bulunduğu söylenir.

Nuhpaşa Camii: Koçakdede Mahallesinde Nuh Paşa tarafından 1596’da yaptırılmıştır. Tek kubbeli olan cami Osmanlı mimari tarzını aksettirir. Tavanları çok ince sanat eseri oymalarla süslenmiştir.

Hacı Beyler Camii: Karamanoğlu Emir Seyfeddin Hacı Bey tarafından 1356’da yaptırılmıştır. Kesme beyaz taştan yapılmıştır. Kapısının kemer taşlarını yüksek kabartmalarla çiçek dal ve yapraklar süsler. Giriş kapısının üstünde kuhi hat ile çok güzel bir kitabesi vardır.

Aktekke (Valide Sultan Camii): Karamanoğlu Alaeddin Ali Bey tarafından 1370’de Mevlana’nın annesi Mümine Hatun için yaptırılmıştır. Mader-i Mevlana Türbe ve Camisi veya Mevlevi Türbesi adıyla da bilinir. Taş mihrabın solunda Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretlerinin annesi, hanımı ve çocuklarına ait mezarlar vardır.

Arapzade Camii: Hatip Mahallesindedir. Karamanoğlu Alaeddin Halil Bey 1374’te Karamanoğulları döneminde yaptırmıştır. Caminin batı kapısı çok güzeldir. Kapısının üstünde nefis bir sülüs ile kitabesi vardır.

Çelebi Mescidi: Gazi Dükkan Mahallesindedir. Kitabesi yoktur. Karamanoğulları devrinde yapıldığı tahmin edilmektedir. Yanında bir mescidi vardır. Mihrabı çok nefis bir zambak kabartmalarla süslüdür. Minare ahşaptır.

Dikbasan Camii: Şahruh Mahallesinde 1493’te yapılmıştır. Üç kapısı vardır. Minberi ahşaptır. Birçok defa tamir görmüştür.

Ulu Cami: Kazımkarabekir ilçesindedir. On dördüncü asırda yapılmıştır. Mihrabı çinilerle süslüdür. Osmanlılar devrinde mavi beyaz çiniler ilave edilmiştir. Anadolu Türk çini sanatının 15. asra kadar olan en güzel örneklerini toplamıştır.

İlisra Ulu Cami: Yollarbaşı köyündedir. Mihrabı çok güzeldir. Ahşap olarak yapılan cami 1533’te tamir edilmiştir.

Ulu Cami: Ermenek ilçesinde Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından 1302’de yaptırılmıştır. Mihrabı kilim motifli çinilerle süslüdür. Ceviz ağacından yapılmış kapılar geometrik ve bitki motifleriyle süslüdür.

Sipas Camii: Ermenek ilçesi Çınarlısu Mahallesindedir. Ebü’l-Feth Alaeddin Halil Bey tarafından yaptırılmıştır. Çok güzel motiflerle süslü bir camidir.

Mimar Emir Rüstem Paşa Camii: Ermenek ilçesi Meydan Mahallesindedir. Kubbesi ve minaresi ile ilgi çeken bir camidir. Yapım tarihi ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Çeşitli zamanlarda tamir görmüştür.

Akça Mescid: 1300’de Hacı Ferruh Bey tarafından yaptırılmıştır. Ermenek ilçesindedir. Bu ilçedeki en eski camilerdendir. Ahşap kapıları günümüze ulaşmış ağaç işçiliğinin özgün örneklerindendir.

Hatuniye Medresesi: 1381’de Sultan Birinci Murat Hanın kızı ve Karamanoğlu Alaeddin Beyin hanımı Nefise Sultan tarafından yaptırılmıştır. Karamanoğlu mimarisinin en muhteşem örneklerindendir. Klasik medrese tarzıyla yapılmıştır.

Emir Musa Medresesi: On dördüncü asır ortalarında Emir Burhaneddin Musa Bey tarafından yaptırılmıştır. Kesme taştan tek katlı bir medresedir. Tek şerefeli minare girişin sağındadır.

İbrahim Bey İmareti Medresesi: Karamanoğlu İbrahim Bey 1432’de yaptırmıştır. Medrese, mescit, darülkurra, tabhane, türbe ve çeşme yapılarıyla külliye olarak yapılmıştır. Güneybatısında İbrahim Bey’in türbesi yer almaktadır. Medrese türbe ve çeşme günümüzde tamir edilmiştir.

Tol Medrese: Ermenek ilçesinde Karamanoğlu Emir Musa Bey tarafından 1339’da yaptırılmıştır. Tek katlı bir medresedir. Medresede bulunan lahidlerin üzerindeki çiniler Karamanoğulları dönemi özgün örneklerindendir.

Karamanoğlu İmareti ve Türbesi: Ermenek ilçesine bağlı Balkusan köyündedir. Karamanoğlu dönemi ilk eserlerindendir. Kesme taştan yapılmış olan eser türbe ve namazgah bölümlerinden meydana gelmiştir. Namazgah yıkık vaziyettedir.

Alaeddin Bey Kümbeti: Karamanoğlu Alaeddin Bey için yaptırılmıştır. Kesme taştan 12 köşeli yivli konik kulaklı ilgi çekici bir eserdir. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tamir ettirilmiştir.

Bıçakçı Köprüsü: Karaman-Ermenek yolunda Göksu Çayı üzerindedir. 80 m uzunluğunda 20 metre genişliğinde olan köprü Karamanoğulları döneminde yapılmıştır.

Ala Köprü: Ermenek ilçesinde Karamanoğulları döneminde yaptırılmıştır. Ermenek-Anamur yolunda Göksu üstünde dar, kayalık bir boğazda kurulmuştur. Karayolları tarafından tamir edilmiştir.

Yedi Oluklu Çeşme: Ermenek ilçesi Gülpazarı semtindedir. Karamanoğulları döneminde yapılan çeşmenin mermer ayna taşı sütun yazıyla çevrelenmiştir. Çeşitli zamanlarda tamir gören eser günümüzde kullanılmaktadır.

3 Şubat 2014 Pazartesi

Gümüşhane İli Hakkında Genel Bilgiler

GÜMÜŞHANE İLİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER:
Yüz ölçümü : 10.227 km²
Nüfus : 169.375 (1990)
İl Trafik No : 29
Doğu Anadolu ile Karadeniz Bölgesi arasında, Çin-Trabzon Tarihi İpek Yolu Güzergahı üzerinde, tarih ile doğal güzelliklerin kucaklaştığı, zengin Gümüş Madeni ocaklarından dolayı Gümüşhane adını taşıyan bir ildir.
Gümüşhane Milattan Önce 3000 ‘ lere uzanan tarihi içerisinde bir çok uygarlıklara ev sahipliği yaparak bu kavimler mozaiğinin izlerini günümüze taşımaktadır.
Denize 100 km. uzaklıkta olan ilin klima özelliğini sahip havası, sahip olduğu eşsiz doğal güzellikleri, yer altı resim sergisini andıran zengin oluşumlu mağaraları, 450 ‘ ye yakın yaylası, çok sayıda antik kentleri, doğal park alanları,zengin flora ve faunası bakir bir turizm potansiyeline sahiptir.
İLÇELER
Gümüşhane ilinin ilçeleri; Kelkit, Köse, Kürtün, Şiran ve Torul’dur.
Kelkit : Gümüşhane’nin en büyük ilçesi olup, sınırları içinde önemli tarihi yerleşme merkezleri bulunmaktadır. Bizanslılar tarafından kurulan şehirde kalıntıları, surları kiliseleri, su yolları ve kanalları; kabartma eserler ve heykeller bulunmuştur.
Kürtün : Harşit çayı kenarında Tirebolu-Torul transit karayolu üzerinde kurulmuş, son derece dağlık araziye sahip bir ilçedir.Kürtün İlçesinin çevresi yeşil ormanlık alanları ile adeta bir orman denizi görünümündedir.
Köse : İlçe kuşaktan kuşağa geçen ve halen önemini koruyan zengin bir mutfak mirasına sahiptir. Evelek dolması, kelem dolması, siron, fıt fıt haşılı, ve pirinçli börek yörenin damak zevklerini sembolize etmektedir.
Şiran : Tomara Şelalesi Şiran İlçesi’nin güney batısındaki Seydi Baba Köyü’nde yer almaktadır. Şelalenin suları, tepe yamacından kayaların arasından ve yer altından çıkarak yere dikey olarak akmakta ve yatağını oluşturmaktadır.
Torul : Harşit Çayı etrafında kurulmuştur. Torul ilçesi turizm bakımından oldukça zengindir. Karaca Mağarası, Zigana Dağı, Limni Gölü, Yedi göller, Tarihi köprüler bunlardan bazılarıdır.
GEZİLECEK YERLER
Gümüşhane Evleri
Ana yapı malzemeleri taş, kerpiç, ahşaptır. Evlerin plan olarak arz ettikleri şema ortada bir avlu ve iki yana dizilmiş mekanlardan meydana gelmiştir. Evlerin alt katları ailelerin günlük ihtiyaçlarını karşıladıkları mutfak, banyo, wc, kiler ve günlük yaşamın diğer mekanlarından oluşur. Üst katlar ve çatı katı ise yatak odası ve misafir odaları şeklinde düzenlenmiştir. Evlerin dış görünümü doğal peyzaja olağanüstü uyum sağlamaktadır. Günümüz mimarisine örnek olacak tip ve güzelliktedir.
Sarıçiçek Köy Odaları : Gümüşhane Sarı çiçek Köyünde bulunan odalar şehir merkezine 27 km mesafededir. Odalar Hacı Ömer Ağa tarafından yaptırılmıştır. Köye gelen misafirlerin ağırlanması için yaptırılan odalar 200 yıllık tarihe sahiptir. Odalar ahşap işlemeleri , renga renk boyamaları ile ilk günün tazeliği ve zerafeti ile halk sanatının gücünü yansıtmaktadır.Çekici işleme motifler,ahşap işlemeler birbirine çivisiz bir teknikle monte edilmiş ,perde motifleri hatırlatan parçalı rokoko tarzında stilize yapraklardan ibaret bir ahşap süsleme kullanılmıştır. Yapıtlar rokoko ve Ampir üsluplar yanında yer alan klasik üsluplarda kullanılmış, Türk mimarisinin erken örneklerindendir.
Örenyerleri
Eski Gümüşhane: Harşit Irmağı’na dökülen, Musalla Deresi’nin yamaçlarında ve bugünkü kent merkezinin 4 km. güneybatısında bulunan ilk yerleşim yeridir. Zaha/Zanka daha sonra Argyropolis, Canca, Eskişehir adlarıyla bilinen yerleşimin ilk kuruluşuna ilişkin bilgiler kesin değildir. Yörede yaklaşık 35 kale kalıntısı bilinmektedir. Bunların Roma ya da Bizans dönemlerinde yapıldığı sanılmaktadır.
Santa Harabeleri: Yağmurdere bucağı sınırları içerisinde olup, merkez ilçeye 90 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Yerleşimin 17. yüzyılda kurulduğu sanılmaktadır. Santa yerleşimi 9 mahalleden ve 300’ü aşkın yapıdan oluşmaktadır.
Satala Antik Kenti (Sadak Köyü): Kelkit ilçesinin 17 km. güneydoğusunda Sadak köyündedir. Yörede XV. Legio Apollinaris armalı tuğla parçaları bulunmasıyla, buranın antik Satala kenti olduğu kesinleşmiştir. Bizans tarihçisi Prokopius, kentin tepelerle çevrili bir ovada kurulduğunu, İmparator Iustinianus’un surları onarttığını bildirmektedir. Satala kenti, Roma Lejyon Kampı çevresinde kurulup, gelişmiş ve imparatorluk döneminde Latin kültür merkezi olmuştur. Satala Kalesi su kemerleri, tiyatro, agora ve diğer yapı kalıntıları kent ve çevresinde görülebilir durumdadırlar. Satala Kalesi’nin, Bizans İmparatoru Iustinianus tarafından onartıldığı bilinmektedir.
Kaleler
Canca Kalesi: Bu kaleye Vank köyünden ve Kale Deresi denilen vadiden gidilmektedir. Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde bu kaleden bahsetmektedir. Kale, doğu-batı istikametinde arka arkaya üç bölümden oluşmaktadır. Ayrıca yüksek duvarlar ile takviye edilmiştir.
Kov Kalesi: Merkez ilçe sınırları içerisindedir. Gümüşhane-Erzincan karayolunun 21. km’sinde eski ismi Kov olan Esenyurt köyünün sınırları içindedir. Kaleye karayolundan ayrılan stabilize bir yolla ulaşılır.
Akçakale: Gümüşhane’nin Bağlarbaşı semtindedir. Kale olarak anılmakla beraber, küçük bir istihkam yeridir. Kale, bir kaya kütlesinden faydalanılmak suretiyle inşa edilmiştir. Daha sonra yapının üst kısmı tamamen yıkılmıştır.
Keçi Kalesi: Merkez ilçe sınırları içerisindedir ve Kale bucağından geçen transit yol üzerinde bulunmaktadır. Bu kaleye halk arasında Kokanes veya Koans da denir. Kale, çok sarp bir kayalık üzerinde yer almaktadır. İhtişamlı bir görünüşe sahip olan bu kalenin iki yolu vardır. Kaleye giriş doğudandır. Kale, doğu ve batı tarafından yüksek kalelerle takviye edilmiştir. Kale içerisinde bulunan iki yapı dikkati çekmektedir. Toprak seviyesinden biraz yüksekte olan yuvarlak kemerler dikdörtgen şeklindeki mekânlara aittir. Arka arkaya bulunan bu iki yapının aydınlığı sağlayacak hiçbir penceresi mevcut olmadığından, bunların zindan olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir. Kalede ayrıca vadiye inen gizli su yolları da mevcuttur.
Torul Kalesi: Torul ilçesinde bulunan kalenin hangi devirde yapıldığı bilinmemekle birlikte, Cenevizliler döneminde yapıldığı sanılmaktadır. Uzun Hasan’ın ölümünden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından alındığı bilinen kalenin sur duvarlarından bir bölümü ayaktadır.
Gümüşkaya Kalesi: Dibekli köyünün kuzeyinde dağlar arasındadır. İki dağ arasına açılmış girişin üzerindeki yazıt yeri boştur. Kalenin yakınındaki kayalarda gözcü kuleleri, kale içinde düzgün tabanlı, duvarlarında nişler bulunan küçük bölmeler vardır. Yapının çevresinde taş basamaklar yuvarlak bir yapı kalıntısı ve su deposu bulunmaktadır. Burada çeşitli dönemlerden çanak, çömlek, çini parçaları, cam gereçler, gözyaşı şişeleri, ikonlar ve takılar bulunmuştur.
Gümüştuğ (Avliyana) Kalesi: Torul ilçesine 30 km. uzaklıkta Gümüştuğ köyündedir. Irmağın her iki yakasındaki kalıntılarda Bizans döneminden silahlar, “Konstantinata” basımlı sikkeler bulunmuştur. Sol kıyıda bulunan kalede, 1,5 m. yükseklikte, biçimlendirilmiş beş sütunun, bir tapınağın kalıntıları olduğu bilinmektedir.
Camiler ve Kiliseler
Süleymaniye Camisi: Eski Gümüşhane yerleşim yerinde, Süleymaniye Mahallesi’ndedir. Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırdığı cami, onarımlar yüzünden özgünlüğünü yitirmiştir. Selçuklu geleneğini sürdüren dikdörtgen planlı yapı, mihrap önüne dikey uzanan üç neften oluşmaktadır. Kalın, silindirik gövdeli minare sağlamdır. Geçmişte 6 ahşap direğin taşıdığı düz toprak dam değiştirilmiş, çatıyla örtülmüştür. Camiye bitişik medrese günümüze ulaşamamıştır.
Küçük Cami: Eski Gümüşhane yerleşim yerinde Süleymaniye Camii’nin arkasında bahçeler içindedir. Yapımıyla ilgili bilgiler kesin değildir. 12. yüzyıl başlarında Danişmendlilerin yöreye gelişlerinden sonra yapıldığı sanılmaktadır. Kare planlı, tek kubbelidir. Yaklaşık 10 m. yüksekliğindeki kubbe küçük taşlarla örülmüştür. Kapı ve pencereler yuvarlak kemerlidir. Sivri kemerli mihrap, gri renkte taştan yapılmıştır.
Hagios Georgios Manastır Kilisesi: Hutura köyüne giden yolun sağında, tepe üstünde manastır kalıntısı ve kilise vardır. 14. yüzyılın ilk yarısında Trabzon Prensi Aleksios Komnenos yaptırmıştır. Kilise 1509′da keşiş Ananias, 1624′te Georgios Stratilatis tarafından onartılmıştır. Ayrıca Sultan II. Abdülhamit döneminde onarıldığını gösteren yazıtı da vardır. Haç planında, kubbeyle örtülü bir yapıdır. Apsis önüne yerleştirilen birer payeyle doğu-batı yönüne genişleme göstermiştir. Haç kolları beşik tonoz örtülüdür. Ana ve yan yüzler yarım sütunçelerle üç bölüme ayrılmış, bu bölümlere yuvarlak kemerli pencereler açılmıştır. Batı yönünde, ortada üstü kapalı sütunlu ana giriş vardır. Yapı, bitki (üzüm, kıvrık dal, palmiye), halat, ejder motifleri ile bezelidir. Pencere üstlerinde İsa’nın monogramları ve Aziz Georgios’un simgeleri işlenmiştir.
Ayvalos Kilisesi: Kilise, merkez ilçe sınırları içerisinde olup, Mescitli köyünden Arnavutlu Yaylası’na giderken yolun sağında yer almaktadır. Küçük, dikdörtgen planlıdır. Kapısı düz olup, üzerinde beşik tonozlu alınlığı vardır. İç duvarlardaki freskler halen belli olmakla birlikte, genelde tahrip olmuştur.
Çakırkaya (Kalur) Kaya Kilisesi: Şiran ilçesinin Çakırkaya köyündedir. Kaya kütlesinin düzgün ve özenli bir işçilikle oyulmasıyla oluşturulmuştur. Doğu-batı yönünde üç nefli bazilika planındadır. Öbür yan duvarlarda yalancı kemerlerle devinim sağlanmıştır. Kilise önünde odalar, bitişiğinde bir kaya şapeli vardır. Ancak planı ve mimari öğelerinin Trabzon kiliseleriyle benzerliği göz önüne alınarak 14. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Ortadaki sütunlar yıkılmış durumdadır. Kaya kilisesi olması açısından ilginç bir örnektir.
Panaghia (Meryem Ana) Manastır Kilisesi: Torul ilçesinin, Büyük Çit Vadisinde, Çit Deresi’nin sol tarafındaki yamaç üzerindedir. Yüksek duvarlarla çevrili avlu ve kilise kalıntısı görülebilir. Khaldea Metropolitliği’ne bağlı 7 kiliseden biridir. Kiliseyi ilk kez 890-900 tarihleri arasında üç keşişin kurduğu bilinmektedir. Daha sonra Trabzon Komnenosları döneminde ve 19. yüzyılda onarılmıştır. Haç planlı yapının daire biçiminde üç apsisi vardır. Ana mekânı örten kubbe, Trabzon Ayasofya Kilisesi’ndekine benzemektedir.
Olucak (İmera) Manastır Kilisesi: İl merkezine 15 km. uzaklıktaki Olucak köyündedir. Olucak (İmera) köyü eski yerleşimdir. Manastır, yerleşim yerinde günümüze en sağlam gelen yapılardan biridir. köye hâkim geniş bir alana yapılmıştır. Bahçe duvarının kuzey bölümünde şapel ve bir kaç odacık bulunmaktadır. Yazıtında 1350 tarihinde yaptırıldığı belirtilmekle birlikte 19. yüzyıl içinde onarım gördüğü sanılmaktadır.
Sanata Çakallı Kilisesi: Çakallı (Yaylaköy) yerleşim yerinin merkezinde yer almaktadır. Kilise üç nefli ve bazilika planlıdır. Kilisenin ana taşıyıcı duvarları genelde sağlamdır. Örtüsü tamamen yıkılmıştır. İki girişten biri batıda diğeri ise kuzeydedir. Işıklandırma dengeli bir biçimde yan duvarlar ve apsislere yerleştirilmiş pencerelerle sağlanmıştır. Köşelerde yontu taşı kullanılmıştır. Kilise 19. yüzyıl mimari özelliklerini taşımaktadır.
Pavrezi Şapeli: Merkez ilçe sınırları içerisinde bulunan şapel, Mescitli (Beşkilise) köyü yakınında Pavrezi’dedir. Küçük boyutlarda, dikdörtgen planlı, tek nefli bir yapıdır. Apsisin beşik tonozunda 1405′de yapıldığını gösteren yazıtı vardır. Yapı, iç duvarlarını süsleyen freskleri ile ünlüdür. Bu duvar resimlerinde, İncil’den alınan sahneler ve kilise büyükleri canlandırılmıştır. Bunlar son dönem Bizans resminin başarılı örnekleridir.
Santa Kiliseler Grubu
Köprüler
Tohumoğlu Köprüsü: Gümüşhane-Erzurum yolunda Tohumoğlu kesimindedir. Selçuklu dönemine ait olduğu sanılmaktadır. Küçük taşlardan yapılan ve iki gözlü hafif sivri kemerli bir köprüdür.
Gümüşkaya (Kodil Bahçe) Köprüsü: Gümüşkaya yolu üzerindedir. Tek gözlü ve kesme taştan yapılmıştır. Hafif sivri kemerlidir ve günümüzde hala kullanılmaktadır.
Meryem Ana Köprüsü: Büyük Çit Vadisi’nde ve Çit Deresi üzerinde aynı adı taşıyan iki köprü vardır. Her iki köprünün de Meryem Ana Kilisesi’ne ulaşımı sağlamak amacıyla yapıldığı sanılmaktadır. Hafif sivri kemerli, küçük taşların dizilmesi ile yapılan köprü tek ve geniş gözlüdür. Günümüzde de kullanılmaktadır.
Gümüşhane Köprüsü: Gümüşhane’nin merkezinde Harşit Çayı üzerinde Köprübaşı denilen yerde iki caddeyi birbirine bağlayan köprü, biri büyük diğeri küçük iki gözden oluşmaktadır. Yontma taşlarla inşa edilen köprünün iki gözünün ortasında yapılış kitabesi vardır. Mermer üzerine sülüsle yazılan kitabeye göre, 1575’te Ferruh Zad oğlu Halifi tarafından yaptırılmıştır. Bu tarih III. Sultan Murat’ın saltanat günlerine tesadüf etmektedir.
Kamberli Köprüsü: Gümüşhane’nin Canca Mahallesi’ndedir. Harşit Çayı üzerinde yer alan köprü, tek gözlüdür ve yontma taşlarla inşa edilmiştir. Kısmi bir onarımdan geçirilen bu köprünün kitabesi yoktur.
Ardesa Köprüsü: Torul ilçe merkezinde bulunan köprü 1890 senesinde kesme taştan yapılmıştır. Dere yatağı içinde bulunan iki ayak ve kenarlardaki ayaklar üzerinde yükseltilmiştir. Ayaklar arasında yuvarlak kemerler bulunmaktadır. Köprü korkulukları da kesme taştan yapılmıştır.
Mesire Yerleri
Limni Gölü: (Soğuksu Ormaniçi Dinlenme Yeri ) Torul İlçesi Zigana köyünde bulunan Limni krater gölü ve çevresi sahip olduğu zengin flora ve faunası yanında özel klima özelliğine sahip havası, 200 ün üzerinde barındırdığı endemik bitki çeşidi ile sağlıklı , huzur verici, tatil ve kamp-karavan imkanı sunan, olağanüstü doğa güzelliği sunan bir mekandır.
Limni gölüne Gümüşhane’ ye 25 km. olan Torul İlçesine Gidilerek ulaşılmaktadır.
Tomara Şelalesi: Şelale Doğu Karadeniz Bölgesi Gümüşhane İli Şiran İlçesine 25 km mesafede bulunan Seydibaba Köyündedir.
Tomara Şelalesi adeta kayaları patlatarak 15-20 m. genişliğinde bir alandan çıkarak yaklaşık 25-25 metre yükseklikten yatağına dökülmektedir. Şelale ve çevresinin zengin flora ile oluşturduğu uyumlu peyzajı görülmeye değer güzelliktedir.
Şelale çevresinde yeme içme ve dinlenme öncü tesisleri bulunmaktadır.
Korunan Alanlar
Artabel Gölleri Tabiat Parkı
Tabiat Anıtları
Mağaralar
Gümüşhane’nin jeolojik yapısından dolayı çok sayıda irili ufaklı mağara vardır. Karaca, Arılı, Kartalkaya, K. Ardıçlı, Ambela, Köprübaşı, Taşbaşı, Altıntaş, Yaylım , Üstüaçık, Cingora, İnönü , Kabanbaşı, Mamatlar, Arsa, İkisu, mağaraları önemlilerindendir.
Karaca Mağarası
Gümüşhane Yaylaları
Zigana Turizm Merkezi – Zigana Yaylası
Ulaşım: Gümüşhane – Trabzon yolunun 60 kilometresinde bulunan Zigana tünelini geçtikten sonra doğuya 3,5 km. stabilize yolla ulaşılır. Zigana’ya Trabzon merkezden 112 km. asfalt yolla ulaşılabilir.
Özellikler: 2. 032 m. yükseklikteki Zigana yaylası aynı zamanda kayak merkezidir. Her türlü alt yapı hizmeti tamamlanmış durumdadır.
Zigana, yaz aylarında çim kayağı, kış aylarında kayak turizmine elverişli ender beldelerimizden biridir. Nemli deniz iklimi ile kara iklimi arasında çok ilginç bir bölgemizdir.
Zigana yaylasından 3 km. patika yolla ulaşılan Limli (Saranoy) gölü görülmeye değerdir. Limli gölüne araç ile Kalkanlı köyü içinde geçen 11 km. asfalt, 8 km. toprak yolla ulaşabilir. Kalkanlı köyünde, elektrik, su, PTT bulunmaktadır. Yaz kış, bakkal, kasap, manav, kır kahvesi işletilmektedir.
Konaklama-Yeme-İçme: Kayak merkezi olarak kullanıldığından, yaylada her türlü konaklama ve yeme-içme yerleri bulunmaktadır.
Şiran – Tomara Şelalesi
Ulaşım: Şiran ilçesinin 14 km. güney-batısında stabilize yolla ulaşılan Tomara şelalesinin 2 km. yakınındaki Seydibaba köyüne kadar dolmuşlarla gidilebilir. Seydibaba Köyü ile Tomara şelalesi arası bir kilometredir.
Özellikler: Bir kaynaktan çıkan çok miktarda suyun 8 m. yükseklikten dereye akmasıyla oluşan Tomara şelalesi suyu, oldukça soğuktur. Bakir durumdaki Tomara şelalesi çevresi gürgen, fındık, meşe türü yeşil bitki örtüsü ile kaplıdır.
Tabiatın insan eliyle bozulmadığı, bahçeler içindeki Seydibaba köyünde, Tomara Şelalesi yakınında kamp kurulabilir, kırsal yaşamı bütün canlılığı ve sadeliği ile yakından tanınabilir.
Konaklama-Yeme-İçme: Bakir durumdaki Tomara Şelalesi civarında herhangi bir tesis bulunmamaktadır. Konaklama için kamp malzemeleri getirilmelidir. Temel ihtiyaç malzemeleri yakındaki Seydibaba köyünden temin edilebilir.
Altıntaşlar (Kalis) Yaylası
Ulaşım: Yaylaya, Gümüşhane – Torul yolunun 15. kilometresinden güneye, Şiran yoluna dönülerek, Hasköy, Gülaçar Köyü üzerinden 40 km. asfalt, 12 km. toprak yolla ulaşılır. Gümüşhane’ye toplam uzaklığı 67 kilometredir. Yaylaya, Gümüşhane – Şiran yolunun 40 kilometresinden batıya bol soğuk suya ve gür manzaraya sahip Altıntaşlar deresi boyunca toprak yolu takip ederek de ulaşılabilir.
Özellikler: Kısmen alt tapısı tamamlanmış olan yaylanın içinden dere geçmektedir. Altıntaşlar deresinde bol miktarda alabalık bulunmaktadır. Eskiden yaylada altın madeni çıkarıldığı söylenmektedir.
Yaylaya 6 km. mesafede bulunan Altıntaşlar mahallesinde bakkal, kasap, kır kahvesi ve lokanta bulunmaktadır.
Konaklama-Yeme-İçme: Bakir durumdaki yaylada konaklama için kamp malzemeleri getirilmelidir. Temel ihtiyaç malzemeleri yakındaki Altıntaşlar mahallesinden temin edilebilir.
Çam Piknik
Ulaşım: Gümüşhane- Bayburt yolundan 2,5 km. ilerledikten sonra güneye (sağa) dönülerek 15 km. toprak yol takip edildiğinde Çam Piknik’e ulaşılır. Gümüşhaneden minübüs bulunabilir.
Özellikleri: Elektrik ve su mevcut olup orman içinde kamp ateşi ocakları, çöp toplama yerleri, çeşme ve WC bulunmaktadır. Köknar, ladin, kızılağaç ve yabani fındıktan oluşan yoğun orman dokusuna sahip Çam Piknik, yöre halkı tarafından mesire yeri olarak kullanılmaktadır.
Konaklama-Yeme-İçme: Konaklama için kamp malzemeleri, yeme-içme ihtiyaçları getirilmelidir
Sportif Etkinlikler
Gümüşhane, bol oksijen, gümrah ormanlar ve bu ormanlar arasında gizlenmiş gizemli yaylalara sahiptir. Bu yaylaların bir çoğunda kamp ve karavan yapılma imkanı vardır. Zigana, Taşköprü, Kazıkbeli, Kadırga, Artabel, Erikbeli yaylalarında bu konudaki bütün imkanları sunmaya hazırdır. Bu yaylalar trekking yapmaya elverişli parkurlara sahiptir.
Gümüşhane’ye 40 km mesafedeki Zigana’da kayak merkezi bulunmaktadır.
Zigana Kayak Merkezi
Kuş Gözlem Alanı
Gümüşhane İlinin de sınırları içerisinde olduğu Doğu Karadeniz Dağları, Türkiye’de Avrasya Yüksek Dağlık (Alpin) biyomunu temsil etmesi dolayısıyla önemli kuş alanları statüsü kazanan tek alandır.
COĞRAFYA
Gümüşhane ve çevresi, Doğu Anadolu ile Karadeniz Bölgesi arasında bir geçiş noktası oluşturmaktadır. Bu özellik bitki örtüsünde de görülmektedir. Yükseltinin 1500 metreyi aştığı kesimlerde kızıl çam, kayın, ardıç ve meşe türlerinin hakim olduğu orman kümeleri bulunur.
İlde av hayvanları çeşitli ve boldur. Kış aylarında kınalı keklik, tavşan, tilki, ayı, domuz, toy, ördek, bağırtlak, kır hindisi, bıldırcın avları yapılmaktadır.
Genel olarak Gümüşhane’de iklim yazları oldukça kurak kış ve bahar ayları yağışlı geçen bir karaktere sahiptir. Deniz seviyesinden yükseldikçe karasal iklimin özellikleri gözlenmektedir.
TARİHÇE
Gümüşhane yöresindeki arkeolojik buluntular, yerleşik yaşamın M.Ö. 3000 yıllarına dek uzandığını göstermektedir. Bölgede bilinen ilk halk M.Ö. 2. binin ortalarında ortaya çıkan Azzi ve Hayaşalardır. Bu nedenle, Gümüşhane’yi de içine alan bölgeye Azzi-Hayaşa ülkesi deniyordu. Yine M.Ö. 2. binde Mezopotamya’dan gelen Assurlu tüccarların, Gümüşhane ve yöresinde bulunan maden yatakları nedeniyle bölgeye ilgi duydukları bilinmektedir.
Hitit İmparatorluk döneminde de Gümüşhane çevresindeki gümüş yataklarının işletilmesiyle, bölge zenginlik kaynağı olma özelliğini sürdürmüştür. Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra bölgeye Urartular hâkim olmuş, M.Ö. 8. yüzyıl sonlarına doğru Kimmer-İskit akınları başlamıştır. Bu dönemde halkın büyük çoğunluğu yerini yurdunu bırakarak güneye ve batıya doğru göçe başlamıştır. Daha sonra yöreye sırasıyla Medler, Persler ve Pontos Krallığı egemen olmuştur. M.Ö. 1. yüzyılda bölgede Romalıların hâkimiyetinin yayıldığı görülmektedir. M.S. 395’te Bizans İmparatorluğu toprakları içerisinde kalan Gümüşhane, M.S. 7. yüzyılda Bizans-Hazar askeri işbirliğine konu olan topraklar arasındaydı.
M.S. 7. ve 8. yüzyıllarda Arap egemenliğine giren bölge toprakları, sonradan yeniden Bizans egemenliğine girmiş, 11. yüzyılda Saltuklular tarafından fethedilmiştir. 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet Trabzon Rum İmparatorluğu’nu yıkarak yöreyi Osmanlı egemenliği altına almıştır. 7 Temmuz 1916’da Ruslar tarafından işgal edilen Gümüşhane, 15 Şubat 1918’de işgalden kurtarılmıştır.
NE YENİR
Gümüşhane ‘ de yemek kültürü de çok eskiye dayanmaktadır. Bugüne kadar Gümüşhane’nin yemek kültürü konusunda kapsamlı bir araştırma yapılmadı. Ancak bu gün mutfaklarındaki zenginlik, lezzet ve hamaratlık bunu göstermektedir.
Gümüşhane Mantısı, Kuşburnu çorbası, Zuluflu Çorbası,Un Herlesi Çorbası, Gavut Çorbası, Pağla Denlisi, Borani,Fıtfıt Haşılı,Patates Kavurması,Muhla, Yergök Dolması,Sütlü Haşıl,Lor Dolması,, Ekmek Aşı, Çıtma Fasulye, Kaygana, Siron, Erişte, Lemis,Erişti Tatlısı,Hasude Kuymağı, Kara Helva, Burma,(sini), Tel Helvası, Lalanga bilinen yemeklerindedendir.
Gümüşhane’den yemek tarifi
Kuşburnu Çorbası
Malzemeler:
500 gr. kuşburnu
1 yemek kaşığı tereyağ
2 yemek kaşığı un
1 lt. su
200 gr. kıyma
1 tatlı kaşığı tuz
1 tutam karabiber
kimyon ve nane
Hazırlanışı:
Ayıklanıp yıkanan kuşburnular 1 lt. suda 30 dakika kaynatılır. Daha sonra kevgirden ve tel süzgeçten geçirilir. Diğer taraftan kıyma içerine tuz, karabiber, kimyon katılarak fındık büyüklüğünde köfteler hazırlanır ve bunlar suda kaynatılarak pişirilir. Bir tencereye tereyağı ve un konulur. Un kavruluncaya kadar karıştırılır. Bu karışımın içine hazırlanan kuşburnu suyu ilave edilir. 15 dakika süreyle karıştırılır. Hazırlanan köfteler ilave edilir. Çorba bir müddet kaynadıktan sonra ocaktan alınır. Kızarmış yağa nane katılarak üzerine dökülür. Sıcak sıcak servis yapılır.
Siron
Malzemeler:
Un
tuz
su
süzme
tereyağı
ceviz
Hazırlanışı:
Derin bir kap içerisine bir miktar su konulur. Un, tuz ve su karışımı ile yufka yapılır. Yufkalar 3-4 cm. genişliğinde şerit halinde kesilir. Kesilen yufkalar katlanarak kurutulur. Kurutulduktan sonra düz tepsiye yan yana dizilir. Diğer taraftan süzme, su ile ezilir, ateşte ısınıncaya kadar pişirilir (kaynamamalı). Bu karışım sironun üzerine dökülür. Daha sonra eritilen tereyağı sironun üzerine dökülür. Ayrıca bir kap içerisinde ayıklanmış ceviz içi dövülerek üzerine serpilerek servis yapılır.
NE ALINIR?
Gümüşhane’de üretilen pestil-kömeyi ve kuşburnu ürünleri, Kelkit’ten zilli kilimi, Torul, Kürtün ilçelerinden Hereke tipi ipek ve yün halıları, ağaç işleri ürünlerini satın alınabilecek ürünlerdir.
YAPMADAN DÖNME
Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında yayla şenliklerinin heyecanını yaşamadan,
Taşköprü Yaylası’nda öğle yemeği yemeden,
Santa Harabelerinde binlerce yıllık tarihi koklamadan,
Zigana Dağı Kayak Evinde konaklamadan,
Trabzon-Gümüşhane Karayolu ana tur güzergahı üzerindeki yeme içme tesislerinde alabalık ve yöresel adlı yemekleri tatmadan,
Güzellik iksiri kuşburnu ürünlerini, pestil-kömeyi, ceviz içi gibi çerezleri, Kelkit’ten zilli kilimi, Torul, Kürtün ilçelerinden hereke tipi ipek ve yün halıları, ağaç işleri ürünlerini, Gümüşhane hatırası Gümüş işleme çeşitlerini almadan,
Doğal kan deposu dut pekmezini, Şiran Süt fabrikasında üretilen Gümüşhane kaşarını, El örgüsü kışlık yün çoraplarını almadan,
Tomara Şelalesini, Çakırkaya Taş Kilisesini, Kelkit Sadak (Satala) Antik Kenti, Çakırgöl, İmera Manastırını, Kazıkbeli Anıt Ağaçları ve Milli Parkı (faunasını) görmeden…
Dönmeyin.